Jim'in haricinde herkes geldi.
- With the exception of Jim, everybody came.
Onun haricinde hiç kimse yoktu.
- No one was absent except her.
Birçok ülkede, Arap ülkeleri ve İsrail hariç genellikle Cumartesi ve Pazar, hafta sonu günleri olarak ilan edilmiştir.
- In most countries, with the exception of the Arab countries and Israel, Saturday and Sunday are defined as the weekend.
Pazartesi hariç herhangi bir gün olur.
- Any day will do except Monday.
İnsanların yiyecek için avlanmanın dışında yapacakları çok az şeyleri vardı.
- The men had little to do except hunt for food.
Ben onun bir piyanist olması dışında onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- I know nothing about her except that she is a pianist.
Bu kuralın istisnaları yoktur.
- This rule has no exceptions.
Bu istisnai bir durumdur.
- This is an exceptional case.
Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.
- The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.
Ona katlanmaktan başka seçimimiz yoktu.
- We had no choice except to put up with it.
Bu saati satın alırdım fakat çok pahalı.
- I would buy this watch, except it's too expensive.
Sir,’ seyde he, ‘his is Quene Isode that, outetake my lady youre Quene, she ys makeles.’.
Offensive wars, except the cause be very just, I will not allow of.
I never made fun of her except teasingly.
he was a great lover of music, and perhaps, had he lived in town, might have passed for a connoisseur; for he always excepted against the finest compositions of Mr Handel.
... And finally, Medicaid to states, I'm not quite sure where that came in, except this, which ...
... there are big penalties. Except they didn't ever go on to define what a qualified mortgage ...