Bu tür hataların gelecekte olmamasını sağlamak için elimden geleni yapacağım.
- I will do my best to ensure that such mistakes do not occur in future.
Tom bu tür bir şeyin tekrar olmamasını sağlamak için gücü dahilinde her şeyi yapacağını söyledi.
- Tom promised to do everything within his power to ensure that this kind of thing wouldn't happen again.
Tom'un ne yapacağını bildiğinden emin olmak zorundayım.
- I have to make certain Tom knows what to do.
Tom'un nereye gitmesi gerektiğini bildiğinden emin olmak zorundayım.
- I have to make certain Tom knows where he needs to go.
... innovation that is going to ensure our economic success ...
... And we want to ensure that your work pays off and that ...