to engross; to appropriate; usually with up

listen to the pronunciation of to engross; to appropriate; usually with up
الإنجليزية - التركية

تعريف to engross; to appropriate; usually with up في الإنجليزية التركية القاموس.

swallow
yutmak

Fabrikanın kapatılması şehrin sakinlerine yutmak için zor bir hap oldu. - The closure of the factory was a tough pill to swallow to the town's residents.

Tom kurbağayı yutmak zorunda kaldı. - Tom had to swallow the frog.

swallow
{i} kırlangıç

Kırlangıçlar gökyüzünde uçuyor. - Swallows are flying in the sky.

Kırlangıç kuşu yazın habercisidir. - The swallow is a sign of summer.

swallow
{f} k.dili. yutmak, kanmak, aldanmak, inanmak
swallow
yemek
swallow
yutkunma
swallow
yudumlamak
swallow
kanmak
swallow
{f} yut

Lenny'nin nasıl çiğnemeden veya boğulmadan tam bir sosisli sandvici yutabildiğine bak? Bu nedenle üst idare onu bu kadar fazla sever. - See how Lenny can swallow an entire hot dog without chewing or choking? That's why upper management loves him so much.

Yutarken boğazım ağrıyor. - My throat hurts when I swallow.

swallow
yutkunmak
swallow
yutma

Hapları yutmalısın, onları ağzında çiğnememelisin. - You must swallow pills, not chew them in your mouth.

Bu kaygan propagandayı yutma. - Don't swallow that slick propaganda.

swallow
herhangi bir sözün gerçek olup olmadığını araştırmadan kabul etmek
swallow
{f} belli etmemek
swallow
{f} inanmak
swallow
i., zool. kırlangıç
swallow
{f} altında kalmak
swallow
makara yivi
swallow
{i} yudum

Eğer bir yudum su içmezsem bu hapları yutamam. - If I don't drink a swig of water, I can't swallow these tablets.

Kadın servis edilen cin ve limonu bir yudumda mideye indirdi. - The woman downed the gin and lime that was served in one swallow.

swallow
{i} boğaz

Ne zaman yutkunsam boğazım ağrıyor. - Whenever I swallow, my throat hurts.

Yutarken boğazım ağrıyor. - My throat hurts when I swallow.

swallow
{i} çatal kuyruk
الإنجليزية - الإنجليزية
swallow