to enclose or confine something on all sides so as to prevent escape

listen to the pronunciation of to enclose or confine something on all sides so as to prevent escape
الإنجليزية - التركية

تعريف to enclose or confine something on all sides so as to prevent escape في الإنجليزية التركية القاموس.

surround
{f} etrafını sarmak
surround
{f} kuşatmak
surround
{f} çevrelemek
surround
{i} kuşatma
surround
{i} çevirme
surround
çemberlemek
surround
çevir

Polisler binayı çevirdi. - The police have surrounded the building.

Evin etrafını çevirttik. - We've got the house surrounded.

surround
çevirmek
surround
kuşat

Düşman yüzler tarafından kuşatıldığımı görüyorum. - I see that I am surrounded by hostile faces.

Polis tarafından kuşatıldık. - We're surrounded by police.

surround
{i} sürgün avı
surround
kuşatmak ihata etmek
surround
(fiil) etrafını çevirmek, sarmak, etrafını sarmak, kuşatmak, çevirmek, çevrelemek
surround
{f} ask. kuşatmak, sarmak
surround
etraf

Yaşlı bir adam etrafı torunlarıyla çevrili olarak oturdu. - An old man sat surrounded by his grandchildren.

Brown etrafının çevrildiğini gördü. - Brown saw that he was surrounded.

surround
muhasara etmek
surround
muhit
surround
{i} şöminenin etrafındaki dekorlar
surround
{f} sarmak
surround
çevre

Çevreleyen tepeler kasabayı korudu. - The surrounding hills protected the town.

Kısa sürede yeni çevreye alıştı. - He soon got used to the new surroundings.

surround
{f} çevrelemek, çevirmek, -in etrafını çevirmek/sarmak
الإنجليزية - الإنجليزية
surround
to enclose or confine something on all sides so as to prevent escape

    الواصلة

    to en·close or con·fine some·thing on all sides so as to pre·vent es·cape

    التركية النطق

    tı înklōz ır kınfayn sʌmthîng ôn ôl saydz sō äz tı privent îskeyp

    النطق

    /tə ənˈklōz ər kənˈfīn ˈsəmᴛʜəɴɢ ˈôn ˈôl ˈsīdz ˈsō ˈaz tə prēˈvent əˈskāp/ /tə ɪnˈkloʊz ɜr kənˈfaɪn ˈsʌmθɪŋ ˈɔːn ˈɔːl ˈsaɪdz ˈsoʊ ˈæz tə priːˈvɛnt ɪˈskeɪp/
المفضلات