to emotionally or artistically satisfy; to develop one's gifts to the fullest

listen to the pronunciation of to emotionally or artistically satisfy; to develop one's gifts to the fullest
الإنجليزية - التركية

تعريف to emotionally or artistically satisfy; to develop one's gifts to the fullest في الإنجليزية التركية القاموس.

fulfil
yerine getirmek

Ben sadece benim toplumsal yükümlülüklerimi yerine getirmek için partiye gittim. - I only went to the party to fulfill my societal obligations.

Sen benim emirlerimi yerine getirmek için buradasın. - You are here in order to fulfill my commands.

fulfill
{f} yerine getirmek, yapmak: fulfill an obligation bir görevi yerine getirmek
fulfil
gerekeni yapmak
fulfil
gerçekleştirmek

Değişmez bir karar verdikten sonra, o, hayallerini gerçekleştirmek için planlar yapmaya başladı. - Having made an unwavering decision, he started to make plans to fulfill his dreams.

Sami fantezilerini Leyla ile gerçekleştirmek istiyordu. - Sami wanted to fulfill his fantasies with Layla.

fulfil
yapmak
fulfil
tatmin etmek
fulfil
gereksinimlerini gidermek
fulfill
bkz.fulfil
fulfil
karşılamak
fulfil
f., İng., bak. fulfill
fulfil
tamamlamak
fulfil
uygulamak
fulfil
bitirmek
fulfil
gidermek

Uyku ihtiyacını gidermek yerine ihmal edenler, sonrasında ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşacaklardır. - Those who ignore rather than fulfill their need for sleep will soon encounter serious effects on their health.

fulfill
ing fil nail olmak
الإنجليزية - الإنجليزية
fulfil

This job fulfils me in a way my last one never did.

fulfill

This is the most fulfilling work I've ever done.

to emotionally or artistically satisfy; to develop one's gifts to the fullest

    الواصلة

    to e·mo·tion·al·ly or ar·tis·ti·cal·ly satisfy; to de·ve·lop one's gifts to the fullest

    النطق

المفضلات