to draw tighter; to straiten; to make more close in any manner

listen to the pronunciation of to draw tighter; to straiten; to make more close in any manner
الإنجليزية - التركية

تعريف to draw tighter; to straiten; to make more close in any manner في الإنجليزية التركية القاموس.

tighten
{f} sıkmak

Ben kemerimi sıkmak zorundayım. - I have to tighten my belt.

Şimdi yapman gereken tek şey vidayı sıkmak ve Bob senin amcandır. - Now all you have to do is tighten the screw, and Bob's your uncle.

tighten
{f} (vida v.b.'ni) sıkıştırmak; (kemer v.b.'ni) sıkmak; (adale, ip v.b.'ni) germek; gerilmek, gerginleşmek
tighten
{f} sıkıştırmak

Ev ödemelerimizi yapmak için, kemerlerimizi sıkıştırmak zorunda kalacağız. - To make our house payments, we're going to have to tighten our belts.

tighten
pekişmek
tighten
daralmak
tighten
sıkılaştırmak
tighten
tıkamak
tighten
sıkıştır

Tom somunları sıkıştırdı. - Tom tightened the nuts.

Ev ödemelerimizi yapmak için, kemerlerimizi sıkıştırmak zorunda kalacağız. - To make our house payments, we're going to have to tighten our belts.

tighten
sıkılaşmak
tighten
daraltmak
tighten
{f} kasılmak
tighten
{f} sıkışmak
tighten
{f} ciddileşmek
tighten
(fiil) sıkmak, germek, kasmak, sıkıştırmak, kısmak, kasılmak, sıkışmak, sertleşmek, ciddileşmek
tighten
(İnşaat) sıkılamak
tighten
{f} kasmak
الإنجليزية - الإنجليزية
tighten
to draw tighter; to straiten; to make more close in any manner
المفضلات