Çift kişilik bir oda rica ediyorum.
- I'd like a double room.
Müsait olan tek oda bir çift kişilik.
- The only room available is a double.
Mevcut tek oda iki kişiliktir.
- The only room available is a double.
İki kişilik bir odan var mı?
- Do you have a double room?
Gelecek yıl için bütçemizi ikiye katlamak zorunda kalacağız.
- We'll have to double our budget for next year.
Altın parçalarını ikiye katlamak istiyor musun? Ne demek istiyorsun?
- Do you want to double your gold pieces? What do you mean?
Tom duble bir çizburger yedi.
- Tom ate a double cheeseburger.
Garson, bana bir duble getir.
- Waiter, bring me a double.
Sadece çifte kontrol yapmam gerektiğini düşündüm.
- I just thought I should double check.
Çifte park etmişsiniz.
- You're double-parked.
Nüfus son beş yıl içinde iki katına çıkmıştır.
- The population has doubled in the last five years.
Çalışan sayısı on yıl içinde iki katına çıktı.
- The number of employees doubled in ten years.
Şansımız varsa paramızı ikiye katlarız.
- If we're lucky, we'll double our money.
Gelecek yıl için bütçemizi ikiye katlamak zorunda kalacağız.
- We'll have to double our budget for next year.
İkizler eğlenceyi ikiye katlıyor.
- Twins double the fun.
Nüfus son beş yıl içinde iki katına çıkmıştır.
- The population has doubled in the last five years.
Çalışan sayısı on yıl içinde iki katına çıktı.
- The number of employees doubled in ten years.
Tom'un bir yıl içinde yatırımını iki katına çıkardı.
- Tom doubled his investment in a year.
Tarifeyi iki katına çıkarmamalıydım.
- I shouldn't have doubled the recipe.
Sen iki yüzlüsün ve bu problem.
- You are double-faced and this is the problem.
İkizler eğlenceyi ikiye katlıyor.
- Twins double the fun.
Londra'yı ziyaret ettiğimizde kent genelinde çift katlı bir otobüse bindik.
- When we visited London, we rode a double-decker bus across the city.
Altın parçalarını ikiye katlamak istiyor musun? Ne demek istiyorsun?
- Do you want to double your gold pieces? What do you mean?
Gelecek yıl için bütçemizi ikiye katlamak zorunda kalacağız.
- We'll have to double our budget for next year.
Senin kitabın benimkinin boyutunun iki katı kadar.
- Your book is double the size of mine.
Gelecek yıl için bütçemizi ikiye katlamak zorunda kalacağız.
- We'll have to double our budget for next year.
Onun geliri, emekli olduktan sonra iki katına çıktı.
- His revenue doubled after retirement.
Mevcut tek oda iki kişiliktir.
- The only room available is a double.
On second thought, make that a double.
He's my double cousin as my mother's sister married my father's brother.
The sin() function returns a double.
though the island itself was not very large...I found a great ledge of rocks lie out about two leagues into the sea...so that I was obliged to go a great way out to sea to double the point.
Our earnings have doubled in the last year.
a double meaning.
To make a pleat, double the material at the waist.
Sorry, this store does not double coupons.
... to six percent and eat up our arable land, literally or do we double the density and ...
... could double the number of these hubs and the jobs they create so get those ...