Onu sevmekten başka çaren yok.
- You can't help but like him.
Onu yapmak için öğretmenliği sevmek zorundasın.
- You have to like teaching in order to do it.
Kız, sihir gibi kayboldu.
- The girl vanished like magic.
Bunun gibi bir kamera almak istiyorum.
- I would like to get a camera like this.
Bu sabah için özür dilemek istiyorum.
- I'd like to apologize for this morning.
Oğlum adına özür dilemek istiyorum.
- I'd like to apologise on behalf of my son.
Bütün renkleri eşit derecede severim.
- I like all the colors equally.
Gerçek aşk ebedidir, sonsuzdur ve hep kendi gibidir. Eşit ve saf, abartılı sergilemeler olmadan: özünde hep gençtir ve beyaz saçlarla görünür.
- True love is eternal, infinite, and always like itself. It is equal and pure, without violent demonstrations: it is seen with white hairs and is always young in the heart.
Eşi, bir baca gibi sigara içiyor.
- Her husband smokes like a chimney.
Ben sizi eşime tanıtmak istiyorum.
- I'd like to introduce you to my wife.
Ben elma ve muz ve benzeri farklı meyveler yedim. Ayrıca iki patates yedim.
- I ate different fruits like apples and bananas and such. I also ate two potatoes.
Ben erkek kardeşime benzerim.
- I am like my brother.
O çok kötü bir filmdi, değil mi? Evet. İçimden paramı geri istemek geliyor!
- That was such a bad movie, right? Yeah. I feel like asking for my money back!
Mary'nin görünme şeklini beğeniyorum.
- I like the way Mary looks.
Yürüme şeklini beğeniyorum.
- I like the way you walk.
... pristine diet and exercise regularly ...
... You mentioned that regularly scheduled programming has ...