to dishearten, deter, dissuade

listen to the pronunciation of to dishearten, deter, dissuade
الإنجليزية - التركية

تعريف to dishearten, deter, dissuade في الإنجليزية التركية القاموس.

discourage
cesaretini kırmak

Tom Mary'nin cesaretini kırmak istemiyor. - Tom doesn't want to discourage Mary.

discourage
{f} vazgeçirmek

İnsanları onu yapmaktan vazgeçirmek için mümkün olan her şeyi yaptım. - I've done everything possible to discourage people from doing that.

discourage
{f} hevesini kırmak
discourage
kandırmak
discourage
caydırmak
discourage
engellemek
discourage
önlemek
discourage
yıldırmak
discourage
cesaretini kır

Onun cesaretini kırmayalım. - Let's not discourage him.

Hatanın onun cesaretini kırmasına izin vermedi. - She did not let failure discourage her.

discourage
gözünü korkutmak
discourage
discouraging ly hayal kırıklığına uğratarak
discourage
fikrini değiştirmek
discourage
{f} (from) -den vazgeçirmek
discourage
discourage somebody from doing something birini bir işten vaz geçirmek
discourage
{f} hayal kırıklığına uğratmak
الإنجليزية - الإنجليزية
{v} discourage
to dishearten, deter, dissuade
المفضلات