تعريف to discharge في الإنجليزية التركية القاموس.
- deşarj etmek
- tahliye etmek
Sayın yargıç, danışmanı tahliye etmek istiyorum.
- Your honor, I would like to discharge counsel.
- tahliye
Sayın yargıç, danışmanı tahliye etmek istiyorum.
- Your honor, I would like to discharge counsel.
Sen tahliye ediliyorsun.
- You're being discharged.
- {i} taburcu olma
- {i} boşaltma
- {i} boşalma
Nehir bir göle boşalmaktadır.
- The river discharges into a lake.
- boşaltım
- release
- {i} bırakma
O köpeği serbest bırakmayın.
- Don't release that dog.
Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar.
- The cones of the jack pine, for example, do not readily open to release their seeds until they have been subjected to great heat.
- release
- çıkar/bırak
- discharge
- taburcu etmek
- discharge
- {i} deşarj
- discharge
- {i} ateşleme
- discharge
- yerine getirme
- release
- {i} yayın izni
- discharge
- akıtmak
- discharge
- şartlar
- discharge
- dökülme
- discharge
- boşatma
- discharge
- çıkma
- discharge
- (Kanun) işten çıkarılmak
- discharge
- serbest bırakma
- discharge
- (Bilgisayar) boşaltmak enerji
- discharge
- nakzetmek
- discharge
- el
- discharge
- azletmek
- discharge
- tasfiye
- discharge
- ibra etmek
- discharge
- dışarı verme
- discharge
- (Ticaret) borçtan kurtulma
- discharge
- (Politika, Siyaset) sorumluluktan kurtulma
- discharge
- ağartmak
- discharge
- ilişiğini kesmek
- discharge
- yükü boşaltma
- discharge
- deşarj olmak
- discharge
- tasfiye etmek
- discharge
- görevden çıkarmak
- discharge
- (Bilgisayar) yük boşalımı
- discharge
- elektrik akımını boşaltmak
- discharge
- görevine son vermek
- discharge
- dökülmek
- discharge
- boşaltılma
- discharge
- (Ticaret) alındı
- discharge
- dışarı vermek
- discharge
- (Ticaret) tediye
- discharge
- borç ödemek
- discharge
- tahliye yapmak
- discharge
- suyun yüzeye çıkması
- discharge
- göndermek
- discharge
- yol vermek
- discharge
- (borç) ödemek
- discharge
- (Bilgisayar) elektriksel boşalma
- discharge
- debi
- discharge
- (Askeri) izin vermek
- discharge
- tahliye etme
- discharge
- ateş etme
- discharge
- {f} yük boşalt
- discharge
- (yarak/ok/vb.) ateşlemek
- discharge
- yapmak
- discharge
- çıkarmak
- discharge
- {i} yük boşaltma
- discharge
- terhis
- discharge
- (gaz/sıvı/vb.) akıtmak
- discharge
- boşaltmak
- discharge
- atma
- discharge
- (yük) yerine getirmek
- discharge
- çıkarma
- discharge
- çıkmak
- discharge
- akıtma
- discharge
- akma
- discharge
- akmak
- release
- (film) piyasada gösterilme izni
- release
- tek.salıverme düzeneği
- release
- deklanşör
- release
- bildirmek
- release
- kurtarma
Onun ayağını tuzaktan kurtarmak imkansız.
- It's impossible to release his foot from the trap.
- release
- salma
- release
- yayınlamak
- release
- {f} ipoteğini çözmek
- release
- terk ve feragat etmek
- release
- azat etmek
- release
- {f} serbest bırakmak, salıvermek; huk. tahliye etmek
- release
- {f} bırakmak
Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar.
- The cones of the jack pine, for example, do not readily open to release their seeds until they have been subjected to great heat.
Ne yazık ki Tom'u serbest bırakmak zorunda kalacaksın.
- I'm afraid you're going to have to release Tom.
- release
- özgür bırak,v.serbest bırak: n.bırakma
- release
- {f} feragat etmek
- release
- {f} kurtarmak
Onun ayağını tuzaktan kurtarmak imkansız.
- It's impossible to release his foot from the trap.
- release
- {f} affetmek
- release
- releasementtahliye