Seninle tartışmak istemiyorum.
- I don't want to quarrel with you.
Lütfen tartışmaktan vazgeçin.
- Please cease from quarreling.
Bu şekilde bir ağız kavgasına son vermeliyiz.
- We must put an end to this kind of quarrel.
Ben münakaşaya karıştım.
- I was involved in the quarrel.
Sana karşı oldukça dürüst olmak gerekirse, o açıklamaya katılmıyorum.
- To be quite honest with you, I disagree with that statement.
John Rutledge şiddetle karşı çıktı.
- John Rutledge disagreed strongly.
Tamamen katılmıyorum.
- I disagree completely.
Duygusal bir düzeyde katılıyorum ama pragmatik düzeyde katılmıyorum.
- I agree on an emotional level, but on the pragmatic level I disagree.
Katılmamak için çekinme.
- Feel free to disagree.
Fikrine katılmamak beni üzüyor.
- It pains me to disagree with your opinion.
informal usage I disagree that this will work.
My results consistently disagree with yours!.
That burrito disagreed with me.
... I disagree with that. ...
... said, “I think that's what grows the economy.†Well, I fundamentally disagree with that. ...