Sadece gücümüzü hesaba katmalıydık.
- We had to count on our strength only.
Bunları hesaba katmamı istiyor musun?
- Do you want me to count these?
Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.
- At last, they began to count down cautiously.
Son yıllarda, bazı Müslüman ülkeler zenginleşmiş ve dünyanın dikkatini çekmişlerdir.
- In recent years, some Muslim countries have prospered and attracted the attention of the world.
Bütün oy pusulalarını saymak zorundayız.
- We have to count all of the ballots.
Verdiğin her şeyi saymak kötü.
- It is bad to count all the things that you gave.
Japon Hava Yolları kontuarı nerede?
- Where is the Japan Airlines counter?
Uçuşundan en az bir saat önce kontuara gel, lütfen.
- Please come to the counter at least an hour before your flight.
Ülkenin toplam nüfusu 300 milyondur.
- The total population of the country is 300 million.
O, az bilinen ülkeler hakkındaki gerçekleri toplamak için dünyayı dolaşıyor.
- He travels about the world gathering facts about little known countries.
Kızgınsan ona kadar; çok kızgınsan yüze kadar say.
- When angry, count ten; when very angry, a hundred.
Dünyada üç tip insan vardır: sayı sayabilenler, ve sayamayanlar.
- There are three different types of people in the world: those who can count, and those who can't.
Abaküsler hesaplama aracıdır.
- Abacuses are counting devices.
Tom Mary'nin, parti hazırlığı için ona yardım edeceğini hesaplamıştı.
- Tom was counting on Mary to help him get ready for the party.
Saymada yanlış yapmamaya özen göstermelisin.
- You must be accurate in counting.
524.372'e kadar saymak zorunda kalsam, sıkılırım.
- I would be bored if I had to count to five hundred twenty-four thousand three hundred seventy-two.
Yılbaşı için geri sayım başladı.
- The countdown for the New Year has begun.
Her iki sayımda da yanılıyorduk.
- We were wrong on both counts.
There are three apples; count them.