Tom her şeye kendi yoluyla sahip olmak zorunda.
- Tom has to have everything his own way.
Bir kütüphaneye sahip olmak başka bir şey, onu akıllıca kullanmak çok daha başka bir şey.
- It is one thing to own a library; It is quite another to use it wisely.
Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
- This is a picture of her own painting.
Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum.
- I perceive myself as my own god.
Tom, kendisinin en kötü düşmanı.
- Tom is his own worst enemy.
Hiç kimse kendisinin düşmanı değildir.
- Nobody is his own enemy.
Kendi çocuklarından birine sahip olmak yerine bir çocuk evlat edinmeye karar verdiler.
- They decided to adopt a child rather than having one of their own.
Onların kendi çocukları olmadığı için bir kız evlat edinmeye karar verdiler.
- Since they had no children of their own, they decided to adopt a girl.
Robotların, kendi kararlarını verebilmelerine olanak tanımak tehlikeli olabilir; çünkü sahiplerine karşı çıkabilirler.
- Allowing robots to take their own decisions can be dangerous, because they can turn against their owner.