Müdahale etmek istemiyorum.
- I don't want to interfere.
Rusya, Avrupa Birliği ve ABD; birbirlerini Ukrayna'nın iç işlerine müdahale etmekle suçluyorlar.
- Russia, the European Union and the U.S. are accusing each other of interference in Ukraine's domestic affairs.
O, fanatiklere müdahale etti.
- He interfered with the fans.
Lütfen benim planıma müdahale etmeyin.
- Please don't interfere with my plan.
Benim işime karışmayın.
- Don't interfere with my work.
Diğer insanların işlerine karışmaya hakkın yoktur.
- You have no right to interfere in other people's affairs.