to continue or carry on with something, despite obstacles or hardships

listen to the pronunciation of to continue or carry on with something, despite obstacles or hardships
الإنجليزية - التركية

تعريف to continue or carry on with something, despite obstacles or hardships في الإنجليزية التركية القاموس.

endure
{f} dayanmak
endure
katlanmak

Sevilmek, tüketilmektir. Sevmek tükenmez yağ ile ışık vermektir. Sevilmek, varlığı durdurmak, sevmek katlanmaktır. - To be loved is to be consumed. To love is to give light with inexhaustible oil. To be loved is to stop existing, to love is to endure.

Hayatta birçok zorluklara katlanmak zorundasın. - You have to endure a lot of hardships in life.

endure
tahammül etmek
endure
{f} sürmek
endure
{f} sabretmek
endure
kaldırmak
endure
acıya katlanmak
endure
sebat etmek
endure
dayan

O, uzun bir yolculuğa dayanabilir mi? - Can she endure a long trip?

Mülteciler çölde 18 saatlik yürüyüşe dayandılar. - The refugees endured the 18-hour walk across the desert.

endure
uzun süre etkisini ve gücünü korumak
endure
uzun süre dayanmak
endure
çekmek
endure
{f} dişini sıkmak
endure
kal/katlan
endure
{f} var olmak
endure
{f} devam etmek
endure
{f} durmak
الإنجليزية - الإنجليزية
endure

Keith Richards' popularity endured for decades.

to continue or carry on with something, despite obstacles or hardships

    الواصلة

    to con·tin·ue or car·ry on with something, de·spite obstacles or hardships

    النطق

المفضلات