to constitute or form a frontier; to have a frontier; with on

listen to the pronunciation of to constitute or form a frontier; to have a frontier; with on
الإنجليزية - التركية

تعريف to constitute or form a frontier; to have a frontier; with on في الإنجليزية التركية القاموس.

frontier
sınır

Çok sayıda aile sınırda yeni bir hayat kurmak için batıya gitti. - Many families went west to make a new life on the frontier.

Birçok aile sınırda yeni bir hayat kurmak için ayrıldı. - Many families left to make a new life on the frontier.

frontier
{i} hudut
frontier
ilimde keşif sahası
frontier
(Askeri) KIYI SINIR BÖLGESİ: Bak. "coastal frontier"
frontier
hudut bölgesi
frontier
sınırda olan
الإنجليزية - الإنجليزية
frontier
to constitute or form a frontier; to have a frontier; with on
المفضلات