Onların işi başkana tavsiyede bulunmak.
- Their job is to advise the president.
Erken bir başlangıcı tavsiye etti.
- He advised an early start.
Tavsiye ettiğiniz gibi yapacağım.
- I'll do as you advise.
Aşağıdaki fiyat indirimleri ile ilgili sana nasihat etmek istiyoruz.
- We wish to advise you of the following price reductions.
Samson is reported to the King accordingly. His Majesty, advising of it for a moment, orders that Samson be brought in with the other Twelve.