Tom kelliğini gizlemek için şapkasını çıkarmadı.
- Tom kept his hat on to hide his baldness.
Tom hayal kırıklığını gizlemek için elinden geleni yaptı.
- Tom did his best to hide his disappointment.
Saklanmak zorunda değilsin.
- You don't have to hide.
Tom saklanmak için iyi bir yer bulamadı.
- Tom couldn't find a good place to hide.
Saklamak zorunda değilsin.
- You don't have to hide.
Saklamak zorunda olduğun bir şeyin var mı?
- Do you have something to hide?
Benim postumu kurtardığın için teşekkürler.
- Thanks for saving my hide.
Onu nereye gizleyeceğini düşünemedi.
- He couldn't think where to hide it.
O, hatasını bizden gizlemeye çalıştı.
- She tried to hide her mistake from us.
Gizlenmek zorunda değiliz.
- We don't have to hide.
Ben gizlenmek için tüm yerleri biliyorum.
- I know all the places to hide.