to come together by mutual approach; esp

listen to the pronunciation of to come together by mutual approach; esp
الإنجليزية - التركية

تعريف to come together by mutual approach; esp في الإنجليزية التركية القاموس.

meet
buluşmak

Meg Tom'la tekrar buluşmaktan mutluydu. - Meg was happy about meeting Tom again.

Eski arkadaşımla buluşmak çok hoştu. - Meeting my old friend was very pleasant.

meet
{f} tanışmak

Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi. - Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman.

O seninle tanışmak istiyor. - He wants to meet you.

meet
{i} yarışma

Atletizm yarışması 15 Ekim'de düzenlendi. - The athletic meet took place on October 15.

Atletik yarışma gelecek haftaya kadar ertelendi. - The athletic meet was put off until next week.

meet
-e rastlamak
meet
ile karşılaşmak
meet
yüzyüze gelmek
meet
ödemek (masraf/borç vb'ni)
meet
tatmin etmek
meet
buluş

Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi. - He promised to meet him at the coffee shop.

Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi. - She promised to meet him at the coffee shop.

meet
yerine getirmek
meet
rastlamak

Sizin gibi hoş insanlara rastlamak enderdir. - It's rare to meet nice people like you.

Boston'a gelmemin nedeni, evlenmeyi umduğum kadına rastlamaktır. - The reason I came to Boston is to meet the woman I hope to marry.

meet
doyurmak
meet
karşılama

O dün gece onu karşılamak için söz verdi. - She promised to meet him last night.

Ben sizinle karşılamaya can atıyorum. - I've been anxious to meet you.

to come together
araya gelip
meet
karşı karşıya gelmek
meet
dokunmak
meet
değmek
meet
rast gelmek
meet
buluşma

Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi. - She promised to meet him at the coffee shop.

Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi. - He promised to meet him at the coffee shop.

meet
(isim) karşılaşma, yarışma
الإنجليزية - الإنجليزية
meet
to come together
compound
to come together by mutual approach; esp
المفضلات