Bütün öğrenciler mevcut değiller.
- Not all those students are present.
Çok sayıda öğrenci toplantıda mevcut.
- A lot of students are present at the meeting.
O, şu anki maaşından memnun.
- She is content with his present salary.
Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır.
- My uncle is staying in Hong Kong at present.
Geçmişte değil, şimdiki zamanda yaşamalısın.
- You must live in the present, not in the past.
Onun şimdiki yardımcısı Bayan Nokami'dir.
- His present assistant is Miss Nokami.
Mary'ye iyi bir doğum günü hediyesi seçtik.
- We chose Mary a good birthday present.
Büyükbabam bana bir doğum günü hediyesi verdi.
- My grandfather gave me a birthday present.
Cennet ya da cehennem yoktur. Biz sadece şimdiki zamanda yaşayabiliriz.
- There is no heaven or hell. We can only live in the present.
Hepimiz şimdiki zamanın yanı sıra geçmişle ve gelecekle bağlandık.
- All of us are connected with the past and the future as well as the present.
Şu anki maaşından memnun musun?
- Are you content with your present salary?
Çoğu şu anki kariyerinden bıkmış.
- Many are fed up with their present careers.
Tom bugünkü toplantıda hazır olacak.
- Tom is going to be present at today's meeting.
Bugünkü durumundan memnundur.
- He is content with his present state.
Yarın gelmek zorunda kalacaksın.
- You'll have to come tomorrow.
Evime gelmek için zahmet etmeyin.
- Don't bother to come to my house.
The patient presented with insomnia.