to come to the attention of medical staff

listen to the pronunciation of to come to the attention of medical staff
الإنجليزية - التركية

تعريف to come to the attention of medical staff في الإنجليزية التركية القاموس.

present
{i} mevcut

Bütün öğrenciler mevcut değiller. - Not all those students are present.

Çok sayıda öğrenci toplantıda mevcut. - A lot of students are present at the meeting.

present
{i} şu an

O, şu anki maaşından memnun. - She is content with his present salary.

Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır. - My uncle is staying in Hong Kong at present.

present
{i} hediye, armağan
present
{s} şimdiki

Geçmişte değil, şimdiki zamanda yaşamalısın. - You must live in the present, not in the past.

Onun şimdiki yardımcısı Bayan Nokami'dir. - His present assistant is Miss Nokami.

present
{s} halihazırdaki
present
bergüzar
present
gün

Mary'ye iyi bir doğum günü hediyesi seçtik. - We chose Mary a good birthday present.

Büyükbabam bana bir doğum günü hediyesi verdi. - My grandfather gave me a birthday present.

present
{i} belge
present
tanıtmak
present
sahnede göstermek
present
{i} şimdiki zaman

Cennet ya da cehennem yoktur. Biz sadece şimdiki zamanda yaşayabiliriz. - There is no heaven or hell. We can only live in the present.

Hepimiz şimdiki zamanın yanı sıra geçmişle ve gelecekle bağlandık. - All of us are connected with the past and the future as well as the present.

present
{s} adı geçen
present
(fiil) sunmak, sahneye koymak, vermek, bulunmak (iltifat), tanıtmak, takdim etmek, ortaya koymak, ileri sürmek, aday göstermek, arzetmek, çıkarmak, ibraz etmek, nişan almak, doğrultmak (silah), doğrultmak, sahnelemek
present
{f} takdim etmek
present
takdim etme
present
şu anki

Şu anki maaşından memnun musun? - Are you content with your present salary?

Çoğu şu anki kariyerinden bıkmış. - Many are fed up with their present careers.

present
bugünkü

Tom bugünkü toplantıda hazır olacak. - Tom is going to be present at today's meeting.

Bugünkü durumundan memnundur. - He is content with his present state.

present
{s} bulunan, hazır, mevcut: the animals present in this region bu bölgede bulunan
to come to
gelinmek
to come to
gelmek

Yarın gelmek zorunda kalacaksın. - You'll have to come tomorrow.

Evime gelmek için zahmet etmeyin. - Don't bother to come to my house.

الإنجليزية - الإنجليزية
present

The patient presented with insomnia.

to come to the attention of medical staff

    الواصلة

    to come to the at·ten·tion of me·di·cal staff

    التركية النطق

    tı kʌm tı dhi ıtenşın ıv medıkıl stäf

    النطق

    /tə ˈkəm tə ᴛʜē əˈtensʜən əv ˈmedəkəl ˈstaf/ /tə ˈkʌm tə ðiː əˈtɛnʃən əv ˈmɛdəkəl ˈstæf/
المفضلات