Eninde sonunda kim karar verecek?
- Who will ultimately decide?
Sonuçta, okula gitmeye son verdi.
- Ultimately, he ended up going to school.
Nihai amacımız dünya barışını kurmaktır.
- Our ultimate goal is to establish world peace.
Onun Noodliness'i, Uçan Spagetti Canavarı evrende nihai gerçektir.
- His Noodliness, the Flying Spaghetti Monster is the ultimate truth in the universe.
Tartışma şiddetli ve ahenkli ama sonuçta inandırıcı değil.
- The argument is rigorous and coherent but ultimately unconvincing.
Bu tür düşüncelerin sonuçta onların nihai kararı üzerinde herhangi bir etkisi olmamıştır.
- Such considerations ultimately had no effect on their final decision.