Bill ve John konuşmak için ayda bir kez bir araya gelmekten hoşlanıyorlar.
- Bill and John like to get together once a month to talk.
Şirketin tepesine gelmek için, onun sıkı çalıştığını herkes biliyor.
- Everyone knows that he worked hard to get to the top of the company.
Yakında Japon yemeklerini yemeye alışırsın.
- You will soon get used to eating Japanese food.
Yalnız yemek yemeye alışıyorum.
- I'm getting used to eating alone.
Adaya ulaşmak onlar için zordu.
- It was hard for them to get to the island.
Araba ile oraya ulaşmak benim bir buçuk saatimi aldı.
- It took me an hour and a half to get there by car.
Tom'u buradan çıkarmak zorundayız.
- We've got to get Tom out of here.
Tom yedek lastiği çıkarmak için bagajı açtı.
- Tom opened the trunk to get the spare tire.
Ofisime varmak yaklaşık on beş dakika alır.
- It takes about 15 minutes to get to my office.
Oraya varmak ne kadar sürer?
- How long will it take to get there?
Annem akşam yemeğini hazırlamakla meşguldü.
- Mother was busy getting ready for dinner.
Bayan West kahvaltı hazırlamakla meşgul.
- Mrs. West is busy getting breakfast ready.
Bazı insanlar iş bulmak için sahte isimler kullanmak zorunda kaldı.
- Some people had to use false names to get work.
İstikrarlı bir iş bulmak zorundasın.
- You've got to get a steady job.
Hemen başlamak istiyorum.
- I'd like to get started right away.
İlerlemenin sırrı başlamaktır.
- The secret of getting ahead is getting started.