to cause separation; to disunite

listen to the pronunciation of to cause separation; to disunite
الإنجليزية - التركية

تعريف to cause separation; to disunite في الإنجليزية التركية القاموس.

divide
{f} bölmek

Tom bölmek değil birleştirmek istedi. - Tom wanted to unite not divide.

Dünya üzerinde mutluluğu çoğaltmanın tek yolu onu bölmektir. - The only way on Earth to multiply happiness is to divide it.

divide
{f} bölüştürmek
divide
{f} sınıflandırmak
divide
kırışmak
divide
paylaştırmak
divide
(Bilgisayar) bölü

Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş. - The playground is divided into three areas by white lines.

Bu kitap dört bölüme ayrılmıştır. - This book is divided into four parts.

divide
ayırmak
divide
yağmur sularını ik
divide
oy kullanmak için ikiye ayırmak veya ayrılmak bölmek
divide
tasnif etmek
divide
{f} paylaşmak
divide
{i} yaşam ile ölüm arasındaki çizgi
divide
(fiil) bölmek, ayırmak, taksim etmek, bölüştürmek, ikiye ayırmak, ayrılmak, bölünmek; paylaşmak; sınıflandırmak; bozuşmak, araları açık olmak
divide
{f} taksim etmek
divide
{i} yağmur sularını ayıran dağ sırası
divide
{f} ikiye ayırmak
divide
{f} bölünmek
divide
ara açmak
divide
tevzi etmek
الإنجليزية - الإنجليزية
divide
to cause separation; to disunite
المفضلات