to cause (things or people) to be separate

listen to the pronunciation of to cause (things or people) to be separate
الإنجليزية - التركية

تعريف to cause (things or people) to be separate في الإنجليزية التركية القاموس.

separate
ayırmak

Doğru ile yanlışı ayırmak her zaman kolay değildir. - It is not always easy to separate right from wrong.

Telleri ayırmak zorunda kalacağız. - We'll have to separate the wires.

separate
ayrı

Tom bana ebeveynlerimin ayrılmadan önce ne kadar süredir evli olduklarını sordu. - Tom asked me how long my parents had been married before they separated.

Biz ayrı hesaplar istiyoruz. - We'd like separate checks.

separate
{f} ayırt etmek
separate
{f} ayrıştırmak
separate
{f} ayrı yaşamak
separate
ayrılma

Tom bana ebeveynlerimin ayrılmadan önce ne kadar süredir evli olduklarını sordu. - Tom asked me how long my parents had been married before they separated.

Dil kültürden ayrılmaz. - You can't separate language from culture.

separate
(Kanun) bölünmüş
separate
{f} ayır

Öğretmen bizi iki gruba ayırdı. - Our teacher separated us into two groups.

Çok sinirliyken iyiyle kötüyü ayırmaya çalışmanın bir faydası yoktur. - It is no use trying to separate the sheep from the goats while in a state of madness.

separate
(karı koca) ayrı yaşamak
separate
ayırma işareti
separate
{f} dağılmak
separate
ayırma

Çok sinirliyken iyiyle kötüyü ayırmaya çalışmanın bir faydası yoktur. - It is no use trying to separate the sheep from the goats while in a state of madness.

Siyaseti dinden ayırmalıyız. - We must separate politics from religion.

separate
(Askeri) AYIRMAK, BÖLMEK: Bir şeyi başka bir şeyden ayırmak
separate
{s} tek başına olan
separate
tefrik olunmak
separate
(fiil) ayırmak, bölmek, dağılmak, ayırt etmek, ayrıştırmak, kaymağını almak, ayrılmak, ayrı yaşamak, ayrışmak, kopmak, çıkmak
separate
separately ayrı ayr
separate
{s} ayrı, ayrılmış
الإنجليزية - الإنجليزية
separate