O, gerçeği öğrendiğinde, ona büyük sürpriz oldu.
- Great was her surprise when she knew the fact.
Seni burada görmek ne hoş sürpriz!
- What a pleasant surprise to see you here!
O, şaşkınlıkla bana baktı.
- He looked at me in surprise.
Depremin ardından, insanlar şaşkınlıkla yerdeki derin çukura baktılar.
- After the earthquake, people stared into the deep hole in the ground in surprise.
Ordumuz kırallığa baskın yaptı.
- Our army took the kingdom by surprise.
Ne beklenmedik bir sürpriz!
- What an unexpected surprise!
Bu beklenmedik bir sürpriz.
- This is an unexpected surprise.
Ona sürpriz yapmak istedim.
- I wanted to surprise her.
Tom Mary'ye sürpriz yapmak istedi.
- Tom wanted to surprise Mary.
It surprises me that I owe twice as much as I thought I did.