Seni burada görmek ne hoş sürpriz!
- What a pleasant surprise to see you here!
Ne güzel bir sürpriz!
- What a nice surprise!
Mary şaşkınlıkla ona baktı.
- Mary stared back at him in surprise.
Depremin ardından, insanlar şaşkınlıkla yerdeki derin çukura baktılar.
- After the earthquake, people stared into the deep hole in the ground in surprise.
Ordumuz kırallığa baskın yaptı.
- Our army took the kingdom by surprise.
Bu beklenmedik bir sürpriz.
- This is an unexpected surprise.
Ne beklenmedik bir sürpriz!
- What an unexpected surprise!
Ona sürpriz yapmak istedim.
- I wanted to surprise her.
Tom Mary'ye sürpriz yapmak istedi.
- Tom wanted to surprise Mary.
It surprises me that I owe twice as much as I thought I did.