to cast a vote; to assert a formalised choice in an election

listen to the pronunciation of to cast a vote; to assert a formalised choice in an election
الإنجليزية - التركية

تعريف to cast a vote; to assert a formalised choice in an election في الإنجليزية التركية القاموس.

vote
{f} oy kullanmak

Oy kullanmak için yeterince yaşlı mısın? - Are you old enough to vote?

Oy kullanmak için yeterince yaşlı değil misin? - Aren't you old enough to vote?

vote
{f} oy vermek

Tom oy vermek için yeterince yaşlıdır. - Tom is old enough to vote.

Oy vermek için kayıtlı mısın? - Are you registered to vote?

vote
{f} oylamak
vote
oy
vote
{f} oylayarak kararlaştırmak
vote
{i} oylama

Meclis otuz üç kez oylama yaptı. - The House voted thirty-three times.

Delegeler onu ilk oylamada seçti. - The delegates elected him on the first vote.

vote
önermek
vote
bildirmek
vote
(the ile) oy hakkı
vote
{i} seçim sonucu

Seçim sonucunun yakın olacağı herkes tarafından biliniyordu. - It was clear to everyone that the vote would be close.

vote
{i} oy hakkı

Herkesin oy hakkını kullanması gerekir. - Everyone should exercise their right to vote.

İsviçre'deki kadınların 1970'lere kadar oy hakkına sahip olmadıklarına inanabilir misiniz? - Can you believe that women in Switzerland didn't receive the right to vote until the 1970's?

vote
{i} önerme
vote
(isim) oy, oylama, oylanan şey, seçim sonucu, karar, önerme
vote
{i} oy, rey
vote
{f} oy vermek: Everyone is obliged to vote in these elections. Bu seçimlerde herkes oy vermek zorunda
vote
{i} karar

Kazanana karar vermek için oy kullanacağız. - We will vote to decide the winner.

Bir daha asla oy kullanmamaya karar verdim. - I've decided never to vote again.

الإنجليزية - الإنجليزية
vote

The depository may vote shares on behalf of investors who have not submitted instruction to the bank.

to cast a vote; to assert a formalised choice in an election
المفضلات