to carry or; to keep in motion; to conduct; to prosecute

listen to the pronunciation of to carry or; to keep in motion; to conduct; to prosecute
الإنجليزية - التركية

تعريف to carry or; to keep in motion; to conduct; to prosecute في الإنجليزية التركية القاموس.

drive
dürtü

Onun düşük bir cinsel dürtüsü var. - She has a low sex drive.

Doğum kontrol haplarının olası bir yan etkisi, cinsel dürtüdeki kayıptır. - A possible side effect of the contraceptive pill is a loss of sex drive.

drive
muharrik
drive
(Bilgisayar) sürücüsü

Tom taksi sürücüsüne bahşiş verdi. - Tom tipped the cab driver.

Bir yarış arabası sürücüsü olmanın hayalini kurardım. - I used to dream about becoming a race car driver.

drive
inisiyatif
drive
çalışmaya zorlamak
drive
(taşıt) sürmek
drive
(araba/vb.) çekiş
drive
yürütmek
drive
-e zorlamak
drive
şiddetle tahrik etmek
drive
{f} önüne katmak
drive
{f} (drove, --n)
drive
{i} düşmanı püskürtme
drive
sürüklenmek
drive
{i} top sürme
drive
{i} sürücü

Onun iyi bir sürücü olduğunu düşünüyor musun? - Do you think he is a good driver?

O, bir sürücü olarak demir yolunda çalışır. - He works on the railroad as a driver.

drive
{f} acele etmek
drive
(Nükleer Bilimler) sürgü
drive
sıkmak
الإنجليزية - الإنجليزية
drive
to carry or; to keep in motion; to conduct; to prosecute
المفضلات