Beş bin yen bu sözlüğü satın almak için yeterlidir.
- Five thousand yen is enough to buy this dictionary.
Bu tür bir kanepe satın almak istemiyorum.
- I don't want to buy this kind of sofa.
Aspirin almak istiyorum.
- I would like to buy some aspirin.
Ne satın almak istiyorsun?
- What do you want to buy?
Sana akşam yemeği ısmarlamak istiyorum.
- I want to buy you dinner.
Sana akşam yemeği ısmarlamak istiyorum.
- I'd like to buy you dinner.
Lütfen onu satın alma.
- Please do not buy it.
Ne satın almak istiyorsun?
- What do you want to buy?
Kazançlarımızla güzel bir ev alabiliriz.
- We could buy a nice house with our winnings.
Bir yatırımcı grup firmanın kaldıraçlı satın alımını deniyor.
- An investors' group is attempting a leveraged buy-out of the firm.
Gazete satış yerinden gazete satın almayı durdurun.
- Stop at the newsstand to buy the paper.
O Deal'in içinde ve çevresinde ev alışı ve satışı düzenlemektedir.
- She arranges the buying and selling of houses in and around Deal.
eBay'dan satın almayı çok seviyorum.
- I love buying on eBay.
Frenleri tamir ederlerse, arabayı satın alacağım.
- I will only buy the car if they repair the brakes first.
ABD'de, genellikle alkol satın almak için kimlik göstermek zorundasınız.
- In the U.S., you usually have to show identification in order to buy alcohol.
At only $30, the second-hand kitchen table was a great buy.
He tried to buy me with gifts, but I wouldn't give up my beliefs.
If I had the money, I would immediately purchase this computer.
- If I had the money, I would immediately buy this computer.
You cannot purchase this medicine without a prescription.
- You can't buy this medicine without a prescription.
... the telecoms equipment they buy is made for jurisdictions in which there is. They just ...
... I have to buy them clothing. I have to send them to school. There are school fees, ...