Ken sonunda yapmak için yola çıktığı şeyi başardı.
- Ken finally accomplished what he set out to do.
Sanırım Tom yapmak istediği bir şeyi başarabilirdi.
- I think Tom could accomplish just about anything he decides to do.
O başladığı şeyi sonuçlandırır.
- He accomplishes whatever he sets out to do.
İyiyi başarmak için kötülük yapmak gerekli değil.
- It's not necessary to do evil in order to accomplish good.
Söylemek kolaydır ve başarmak zordur.
- It is easy to say and hard to accomplish.
Lindbergh'in tek başına sürekli transatlantik uçuşu kayda değer bir başarıydı.
- Lindbergh's solo nonstop transatlantic flight was a remarkable accomplishment.
Ben, ne pahasına olursa olsun onu başaracağım.
- I will accomplish it at all costs.