Tom Mary ile sorunu görüşmek istiyor.
- Tom wants to discuss the problem with Mary.
İçeriye girmek ve bunu daha fazla görüşmek için bir randevu al lütfen.
- Please make an appointment to come in and discuss this further.
Yeni bir öneriyi tartışmak için bir yürütme kurulu oluşturuldu.
- An executive council was formed to discuss the new proposal.
Tom'un sorunlarını tartışmak istemiyorum.
- I don't want to discuss Tom's problems.
Tom işini konuşmaktan hoşlanmaz.
- Tom doesn't like to discuss his work.
Patronumla kişisel konuları konuşmaktan imtina ederim.
- I avoid discussing personal subjects with my boss.
Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.
- Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago.
Bu konu tartışılmaya değer.
- That topic is worth discussing.