Canınızı sıkmak istemiyorum.
- I don't want to bore you.
Zaten bildiğin şeyleri tekrarlayarak seni sıkmak istemiyorum.
- I don't want to bore you by repeating things you already know.
Eski tekerlekleri yenisiyle değiştir.
- Replace the old tires with new ones.
Sokakta aşağıya doğru yürürken iki beyaz kedinin bir araba lastiğinin kenarına işediğini gördüm.
- While walking down the street, I saw two white cats pissing near a car tire.
Tom'un araba lastiğini değiştirmesi uzun sürdü.
- It took Tom a long time to change the tire.
Herkes yorulmuş görünüyor.
- Everybody seems to be tired.
Oldukça yorulmuş olmalıyım.
- I must have been pretty tired.
Canını sıkmak istemiyorum.
- I don't want to bore you.
Tüm öğleden sonra video oyunlarından sıkılmadın mı?
- Do you not get bored of videogames all afternoon?
Mary oyundan sıkılmış gibi görünüyor.
- Mary seems to be bored with the game.
Can sıkıntısı çok büyük bir sorundur.
- Boredom is a huge problem.
Dürüst olmak gerekirse, onun konuşmaları her zaman bir sıkıntı.
- To be honest, his talks are always a bore.
Mayuko yorgunluktan ölüyordu.
- Mayuko was tired to death.
Ben yorgunluktan ölüyorum, bir adım daha atamam!
- I'm dead tired, I can't take one more step!
Eve yağlı elbiselerle çok yorgun olarak geldim.
- I came home very tired and with greasy clothes.