O, sık sık onun cahilliğinden yararlanır.
- He often takes advantage of her ignorance.
Onun masumiyetinden yararlanmamalısın.
- You must not take advantage of her innocence.
Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.
- Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.
O, benim üzerimde bir avantaja sahiptir.
- She has an advantage over me.
O, sık sık onun cehaletinden faydalanır.
- She often takes advantage of his ignorance.
O, kibarlığından faydalandı.
- She took advantage of his kindness.
John Bill'in zayıflığından istifade etti.
- John took advantage of Bill's weakness.
Yürüyüşe çıkmak için tatilden istifade edelim.
- Let's take advantage of the vacation to go on a hike.
Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.
- They tried very hard to gain an advantage over one another.
Ama ondan başka bir çıkarım vardı.
- But I had another advantage in it.