Erken kalkmaya alışkınım.
- I'm used to getting up early.
Yalnız yaşamaya alışkın.
- She is used to living alone.
Büyükbabam kendisi için mobilya yapardı.
- My grandfather used to make furniture for himself.
Her sabah yürüyüş yapardım.
- I used to take a walk every morning.
O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
- It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.
O, onun makaleyi yazmak için kullandığı bilgisayardır.
- That's the computer he used to write the article.
Robert hafta sonlarında dükkânda babasına yardım ederdi.
- Robert used to help his father in the store on weekends.
O, ondan nefret ederdi.
- She used to hate him.
Kum torbaları sele karşı korumak için geçici bir duvar inşa etmek için kullanılabilir.
- Sandbags can be used to erect a temporary wall to protect against floods.
Mary'nin cümleleri İngilizce öğrenmek için kullanılabilir.
- Mary's sentences can be used to learn English.
Kullanılmak istemiyorum.
- I don't want to be used.
Bir hidrofon sualtında kullanılmak üzere tasarlanmış bir mikrofondur.
- A hydrophone is a microphone designed to be used underwater.
Bu ısıya alışık değilim.
- I'm not used to this heat.
Herkesin önünde konuşmalar yapmaya alışık değilim.
- I'm not used to making speeches in public.
He was shivering a little, for he had always been used to sleeping in a proper bed, and by this time his coat had worn so thin and threadbare from hugging that it was no longer any protection to him.
I used to know a guy from the UK who pronounced mother without the r.
... Limestone that will be used to build the Great Pyramids. ...
... the villagers used to raise the spirits for the droppings which they used as a ...