Tom'un sıkıntılı bir geçmişi var.
- Tom has a troubled past.
Mary'nin sıkıntılı bir geçmişi var.
- Mary has a troubled past.
Tom hiç sıkıntılı görünmüyor.
- Tom doesn't look troubled at all.
Tom gerçekten sıkıntılıydı.
- Tom was genuinely troubled.
Neden bu kadar sıkkınsın?
- Why are you so troubled?
Sanırım fahişeler mağdurlar ve sorunlu kızlardır.
- I think prostitutes are victims and troubled girls.
Dan, Linda'nın sorunlu geçmişi hakkında daha fazla bilgi edinmeye çalıştı.
- Dan attempted to find out more about Linda's troubled past.
Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm.
- I am sorry to have troubled you.
Sizi rahatsız ettiğim için çok üzgünüm.
- I'm very sorry to have troubled you.
Bulanık sularda balık tutmaya mı çalışıyorsun?
- Are you trying to fish in troubled waters?
Fred, karısının dırdırından çok rahatsız idi.
- Fred was very troubled by his wife's nagging.
Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm.
- I am sorry to have troubled you.
Tom gerçekten sıkıntılıydı.
- Tom was genuinely troubled.
Tom hiç sıkıntılı görünmüyor.
- Tom doesn't look troubled at all.
... and my question to you it you indicated the troubled twenty of them ...