Şaşırmaktan hoşlanmıyorum.
- I don't like to be surprised.
Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
- To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
O, mektubumu aldığında şaşırmış olabilir.
- She may have been surprised when she received my letter.
John, bir şey söyleyemeyecek kadar çok şaşırmıştı.
- John was too surprised to say anything.
Şaşırmaktan hoşlanmıyorum.
- I don't like to be surprised.
Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
- To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
Onun sözleri beni şaşırttı.
- His words surprised me.
Onun sessizliği beni şaşırttı.
- Her silence surprised me.
Tom herkesten daha şaşkındı.
- Tom was more surprised than anybody.
Kimse benden daha şaşkın değildi.
- No one was more surprised than me.
Bugger me sideways! Bugger me, here's my bus. Well, I'm buggered!.
... your kind of surprised expressed supposed to be good ...
... was surprised to see that their daily circulation is ...