İçme suyunda klor, kurşun ya da benzer kirletici madde bulunması mümkün.
- It's possible that the drinking water has chlorine, lead, or similar contaminants in it.
Modern köprüler şekil olarak benzer.
- Modern bridges are similar in shape.
Malezya dilinin Endonezya diliyle pek çok benzerlikleri vardır.
- Malay has many similarities with Indonesian.
Benzerlikler görüyorum.
- I see the similarities.
Tom kendine benzeyen insanları sever.
- Tom likes people similar to himself.
Pozitron bir elektrona benzeyen küçük bir parçacıktır fakat pozitif elektrik yüklüdür.
- A positron is a small particle similar to an electron, but with a positive electric charge.
Lisa o kadar yeteneklidir ki kendisi için vida ve benzeri küçük nesneleri bile yapabilir.
- Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself.
Biz çok benzeriz ve aynı zamanda çok farklıyız.
- We are so similar and so different at the same time.
Bütün ömrümce buna müşabih şey görmedim.
- I haven't seen something similar my whole life.
Hepiniz aynı şekilde davranıyorsunuz.
- You all display similar behavior.
Bu şehirlerin trafik kuralları aynıdır.
- These cities have similar traffic rules.
Aynı sorunlarla daha önce yüz yüze geldik.
- We've run into similar problems before.
... PRESIDENT OBAMA: You know, I suspect that on Social Security, we've got a somewhat similar ...
... notice, has a new movies tab, very similar to the apps in books tabs with featured content, ...