İki tarafın da iyi niyetiyle, sorunumuzun üstesinden gelinebilir.
- With a bit of good will on both sides, our problems should be able to be resolved.
Bu çatışmayı çözmek imkansız.
- It is impossible to resolve the conflict.
Yakında durumu çözebileceğini umuyorum.
- I hope that you are able to resolve the situation soon.
O, sigara içmeyi bırakmak için karar verdi.
- He made a resolve to stop smoking.
O, gönüllü olarak çalışmaya karar verdi.
- She resolved to work as a volunteer.
Planında olmak istiyorum.
- I want to be in your plan.
Tom'un yerinde olmak istemem.
- I wouldn't like to be in Tom's shoes.