O, büyük ailesini beslemek zorundaydı.
- He had to feed his large family.
Herkes yeni kelimeleri göstermek için veritabanını besleyebilir.
- Everyone can feed the database to illustrate new vocabulary.
Köpeğe yemek vermedim.
- I didn't feed the dog.
Annem bana hepimiz yemek yeyinceye kadar köpeği beslemememi rica etti.
- My mother asked me not to feed the dog until after we had all eaten.
Tom herkesi beslemeye yetecek kadar yiyecek getirdi.
- Tom brought enough food to feed everyone.
İlginç bir kişi olmak için aklınızı beslemek ve egzersiz yaptırmak zorundasınız.
- To be an interesting person you have to feed and exercise your mind.
Anneler çocuklarını doyurmak için kendileri açlıktan öldü.
- Mothers starved themselves to feed their children.