O anda Boston'da olmak müthiş heyecan vericiydi.
- It was tremendously exciting to be in Boston at that time.
Tom'un yerinde olmak istemem.
- I wouldn't like to be in Tom's shoes.
Öldürülmek istemediğini biliyorum.
- I know you don't want to be killed.
Hayvanlar öldürülmek zorundaydı.
- The animals had to be killed.