Yumurtaları kaynar suyun içine koyun.
- Put the eggs into the boiling water.
Eğer onu kolundan yakalamasaydı, göletin içine düşmüş olacaktı.
- She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm.
o evine içine doğru koştuğunda , kedi kasılarak ipliğin etrafında yürüyordu.
- The cat was strutting around the yard, when it suddenly ran into the house.
Tom suyun içine doğru yürüdü.
- Tom waded into the water.
Onun uzun hastalığı onu borçlandırdı.
- His long sickness ran him into debt.
Tom Mary'nin hastane odasına bir şişe viski kaçırdı
- Tom smuggled a bottle of whiskey into Mary's hospital room.
Kasaba bir şehir haline geldi.
- The town grew into a city.
Böcek bir pupa halinden ergen haline dönmüştür.
- The insect grew out of a pupa into an imago.
Tom kapı camını kırdı, içeriye girdi, kapının kilidini açtı ve arabaya bindi.
- Tom broke the door window, reached inside, unlocked the door and got into the car.
Mary danced into the house.
Three into two won't go.
I'm so into you!.
I wasn't careful, and walked into a wall.
Call for research into pesticides blamed for vanishing bees.
Five into three is fifteen.
The plane flew into the open air.
... into education. ...
... They allow you to dip into a place and really get a sense ...