O her zaman biriyle uyuşmazlık içinde gibi görünüyor.
- He seems to be always in conflict with someone.
Ben çatışmadan kaçınmaya çalıştım.
- I tried to avoid conflict.
O babası ile çatışma içinde.
- She is in conflict with her father.
Planında olmak istiyorum.
- I want to be in your plan.
İlerde ne olmak istiyorsun?
- What do you want to be in the future?
Anlaşmazlık tırmanıyor.
- The conflict escalates.
Bir anlaşmazlık görmüyorum.
- I don't see a conflict.