Allen'e çözülmesi imkânsız bir problem verilmişti.
- Allen was given a problem that was impossible to solve.
Sophie'nin kendi midillisi vardı. Ona babası tarafından verilmişti.
- Sophie had her own pony. It had been given to her by her father.
İnsana da aşırı sıcaklıklara karşı koruyucu cihazlar verilmektedir.
- Man, too, has been given protective devices against extreme temperatures.
Öğle yemeğini yemesi için Tom'a sadece on beş dakika veriliyor.
- Tom is only given fifteen minutes to eat his lunch.
Zaman verilirse, bu sorunu çözebilmeliyiz.
- Given time, we should be able to solve this problem.
Ben eski trombonumu Tom'a vermeliydim.
- I should've given Tom my old trombone.
Eskiden çok sigara içerdim ama artık sigara içmeyi bıraktım.
- I used to smoke a lot, but I have given up smoking now.
Tom ona verilen suyu içti.
- Tom drank the water that he was given.
Bir tehdit altında verilen bir söz değersizdir.
- A promise given under a threat is worthless.
Fahrenheit, termometreyi bulan Alman bir mucittir. Aynı zamanda onun ismi bir sıcaklık birimine verilmiştir.
- Fahrenheit is a German inventor who invented the thermometer. At the same time, his name is given to a unit of temperature.
Allen'e çözülmesi imkânsız bir problem verilmişti.
- Allen was given a problem that was impossible to solve.
İnsanlar malların belirli bir öğesini ne kadar çok alırsa, onun fiyatı o kadar yüksek olur.
- The more people buy a given item of merchandise, the higher its price.
Allen'e çözülmesi imkânsız bir problem verilmişti.
- Allen was given a problem that was impossible to solve.
Yiyecekler ve battaniyeler mültecilere verildi.
- Food and blankets were given to the refugees.
... This is the biggest kiss that's been given to ' to New York banks I've ever seen. This ...
... But even that, given that there are trillions of URLs, ...