O, Avustralya'da yaşamaya isteklidir.
- She is eager to live in Australia.
Kızı onunla birlikte herhangi bir yere gitmeye isteklidir.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
Ken hevesli bir öğrenci.
- Ken is an eager student.
Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
Tom Mary'yi görmek için sabırsızlanıyordu.
- Tom was eager to see Mary.
Boston'a gitmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm eager to go to Boston.
... and I'm eager to work with all up but America ...
... eager after the capped over ...