Her gün bir elma, doktoru uzak tutar.
- An apple a day keeps the doctor away.
Havaalanı ne kadar uzak?
- How far away is the airport?
Yağmur, yağmur, uzağa git. Başka bir gün yine gel.
- Rain, rain, go away. Come again another day.
Onlar Tom'u bir sedye üzerinde uzağa aldılar.
- They took Tom away on a stretcher.
Bütün yolu sadece onun evden uzakta olduğunu anlamak için yürüdüm.
- I went all the way to see her only to find her away from home.
Karım uzaktayken zor durumdaydım.
- I am inconvenienced when my wife is away.
Derhal yatmaya gitsen iyi olur, yoksa soğuk algınlığın daha da kötüleşir.
- You had better go to bed right away, or your cold will get worse.
Tom o yokken Mary'nin onun eviyle ilgileneceğine güvenemiyor.
- Tom can't trust Mary to look after his house while he's away.
Kuşlar dört bir yana uçuştu.
- The birds flew away in all directions.
Sonra küçük Gerda, onun göğsüne dökülen, oradan kalbine nüfuz edip, buz kalıbını eriten ve orada saplanmış olan küçük cam parçasını alıp götüren sıcacık gözyaşlarını döktü.
- Then little Gerda wept hot tears, which fell on his breast, and penetrated into his heart, and thawed the lump of ice, and washed away the little piece of glass which had stuck there.
Tom oradan uzak kalmamı söyledi.
- Tom told me to stay away from there.
Tom'un güvenli bir yere gizlenmiş biraz parası var.
- Tom has some money stashed away.
Uzak bir yere gidelim.
- Let's go somewhere far away.
Lütfen buradan uzaklaş ve canımı sıkmayı bırak.
- Please go away and stop annoying me.
O buradan hemen ayrıldı.
- She left here right away.
Başka yerde o kadar uzun kalmamalıydım.
- I shouldn't have stayed away so long.
İşten şimdi uzaklaşamam.
- I can't get away from work now.
O şimdi öğle yemeğinde dışarıda olacak, bu yüzden hemen aramamız bir işe yaramaz.
- He'll be out at lunch now, so there's no point phoning straight away.
Patron dışarıdayken ofisin sorumlusu kim?
- Who is in charge of the office while the boss is away?
O dışarıdayken hırsız onun mücevherleriyle kaçtı.
- While she was out the thief got away with her jewels.
Her iki görüşün avantajları ve dezavantajları vardır bu yüzden hangisini destekleyeceğime hemen karar vermeyeceğim.
- There are merits and demerits to both your opinions so I'm not going to decide right away which to support.
O, hemen geri döneceğini söyledi.
- She said she would be back right away.
Tüm öğleden sonra durmadan uyudum.
- I slept the whole afternoon away.
The master is away from home.
Anchors away!.
Go away!.
While De Anza was exploring the Bay of San Francisco, seeking a site for the presidio, the American colonists on the eastern seaboard, three thousand miles away, were celebrating the signing of the Declaration of Independence.
... is now locked away underground as coal, ...
... a couple hundred yards away from the launch ...