Her gün bir elma, doktoru uzak tutar.
- An apple a day keeps the doctor away.
Himachal Pradesh'in başkenti Shimla, Chandigarh'tan sadece 115 kilometre uzak.
- The capital of Himachal Pradesh, Shimla, is only 115 kilometres away from Chandigarh.
Uzağa gittiğim için pişmanım.
- I regret that I am going away.
Onlar Tom'u bir sedye üzerinde uzağa aldılar.
- They took Tom away on a stretcher.
İstasyon iki metre uzakta.
- The station is two meters away.
O, otelden çok uzakta değildir.
- It is not far away from the hotel.
Patron, Bay Brown'dan kendisi yokken işyerinin sorumluluğunu almasını istedi.
- The boss asked Mr Brown to take charge of the office while she was away.
Biz yokken eve hırsız girmiş.
- A thief broke into the house while we were away.
Kuşlar dört bir yana uçuştu.
- The birds flew away in all directions.
Sonra küçük Gerda, onun göğsüne dökülen, oradan kalbine nüfuz edip, buz kalıbını eriten ve orada saplanmış olan küçük cam parçasını alıp götüren sıcacık gözyaşlarını döktü.
- Then little Gerda wept hot tears, which fell on his breast, and penetrated into his heart, and thawed the lump of ice, and washed away the little piece of glass which had stuck there.
Hey, oradan uzak dur.
- Hey, get away from there.
Tom'un güvenli bir yere gizlenmiş biraz parası var.
- Tom has some money stashed away.
Bir an önce onu kullanmak istediğimi bildiğin halde niçin tavuğu böyle alması zor bir yere koydun?
- Why did you put the chicken in such a difficult place to get when you knew that I wanted to use it right away?
Lütfen buradan uzaklaş ve canımı sıkmayı bırak.
- Please go away and stop annoying me.
Beni buradan uzaklaştıracak bir tekne istiyorum.
- I want a boat that'll take me far away from here.
Başka yerde o kadar uzun kalmamalıydım.
- I shouldn't have stayed away so long.
İşten şimdi uzaklaşamam.
- I can't get away from work now.
Şimdi gider misiniz, lütfen?
- Can you please go away now?
O şimdi öğle yemeğinde dışarıda olacak, bu yüzden hemen aramamız bir işe yaramaz.
- He'll be out at lunch now, so there's no point phoning straight away.
Patron dışarıdayken ofisin sorumlusu kim?
- Who is in charge of the office while the boss is away?
O, hemen geri döneceğini söyledi.
- She said she would be back right away.
Ona bir araba çarptı ve hemen öldü.
- He was hit by a car and died right away.
Tüm öğleden sonra durmadan uyudum.
- I slept the whole afternoon away.
The master is away from home.
Anchors away!.
Go away!.
While De Anza was exploring the Bay of San Francisco, seeking a site for the presidio, the American colonists on the eastern seaboard, three thousand miles away, were celebrating the signing of the Declaration of Independence.
... and start playing right away from level two. ...
... Repo men can't take away your car without serving you a notice and giving you the opportunity ...