O benim komşum ama onu iyi tanımıyorum.
- He's my neighbour, but I don't know him that well.
Üç komşu birbirlerine yardımcı oldular.
- The three neighbours helped each other.
Bitişik komşunun misafiri çok hurma yiyen bir misafirdir.
- The next-door neighbour's guest is a guest who eats lots of persimmons.
Yan komşular sabahtan beri gürültü yapıyor.
- The neighbours have been banging about next door all morning.
Buraya gelmeden önce buraya gelme ihtimaline karşı, yanımdaki kapı komşuma bir anahtar bırakacağım.
- I'll leave a key with my next-door neighbour in case you get here before I do.
Though France neighbours Germany, its culture is significantly different.