Oturduğun yerdeki boya hâlâ yaştır.
- The paint on the seat on which you are sitting is still wet.
Nerede oturmak istiyorsun?
- Where do you want to sit?
Bu küresel şirket genel olarak kabul görmüş muhasebe ilkelerini izliyor.
- This global company follows generally accepted accounting principles.
O, kısa sürede aileye kabul edildi.
- He was soon accepted into the family.
O, Harvard'a kabul edildi.
- She was accepted to Harvard.
O teori genelde kabul edilmektedir.
- That theory is generally accepted.
MasterCard ve Visa kabul edilmektedir.
- MasterCard and Visa are accepted.
Bu konuyla ilgili rican kabul edildi.
- Your request of this matter has been accepted.
Onun davetini kabul ettim.
- I accepted her invitation.
Ben, makaleyi bir seyahat dergisi tarafından kabul ettirdim.
- I had the article accepted by a travel magazine.
Kısacası, sorumluluğu kabul etmeliydin.
- In brief, you should have accepted the responsibility.
Sana buraya daha erken gelmemiz gerektiğini söyledim. Şimdi oturmak için hiç yer kalmadı.
- I told you we should've gotten here earlier. Now there aren't any places left to sit.
Tom her zaman ön sırada oturmak ister.
- Tom always wants to sit in the front row.
Tom kabul edilmek istedi.
- Tom wanted to be accepted.
In accepting the money, he lost the respect of the people.
- He lost the respect of his people when he accepted the money.
Your apology's accepted.
- Your apology is accepted.
... It's the kind of person who gets accepted by Harvard ...
... as the number of papers you get accepted ...