Ben uçuşumu kaçırmak istemiyorum.
- I don't want to miss my flight.
Uçağı kaçırmak istemiyorum.
- I don't want to miss the plane.
Kuşa ateş etti fakat ıskaladı.
- He shot at the bird, but missed it.
Tom Mary'ye ateş etti fakat ıskaladı.
- Tom shot at Mary, but he missed.
Eğer senin düzenli desteğin olmasa, benim misyonum başarısızlıkla sonuçlanırdı.
- But for your steady support, my mission would have resulted in failure.
Yorumcular Bu korkunç bir başarısızlıktı! diye bağırdılar.
- That was a terrible miss! cried the commentators.
Sizinle tanışmak bir onurdur, hanımefendi.
- It's an honor to meet you, miss.
Aşçılığını özleyeceğim.
- I'll miss your cooking.
Sen Fransa'dayken seni gerçekten çok özlemiştim.
- I really missed you when you were in France.