Onlar, altı fit yüksekliğinde bir duvara tırmanmak zorunda kaldı.
- They had to climb a wall six feet high.
Tom tepeye tırmanmak için çabaladı.
- Tom struggled to climb to the top.
Altı saatlik tırmanıştan sonra, nihayet dağın zirvesine ulaşmayı başardık.
- After six hours' climbing, we finally succeeded in reaching the top of the mountain.
Tırmanış dik ve zor olacak.
- The climb will be steep and difficult.
Tom merdiven çıkmaktan nefret eder.
- Tom hates climbing ladders.
Tom her zaman Fuji Dağı'na çıkmak istemişti fakat şimdiye kadar, bunu yapmak için zaman bulamamıştı.
- Tom had always wanted to climb Mt. Fuji, but until now, had not found the time to do so.
Keskin yokuşu tırmandık.
- We climbed a sharp slope.
Mt.Fuji'ye tırmanmak istiyorum.
- I want to climb Mt. Fuji.
Fiyatlar tırmanmaya devam ediyor.
- Prices continue to climb.
Şu dağa tırmanmak istiyoruz.
- We'd like to climb that mountain.
Fiyatlar tırmanmaya devam ediyor.
- Prices continue to climb.
Prices climbed steeply.