Lütfen önümüzdeki Cuma gel.
- Please come next Friday.
Önümüzdeki Pazar seni görmeye geleceğim.
- I will come to see you next Sunday.
Bu günlerde iş edinmek zor.
- Jobs are hard to come by these days.
İşsiz pek çok kişi ile işleri edinmek zordur.
- Jobs are hard to come by with so many people out of work.
Bir içki için girmek ister miydiniz?
- Would you like to come in for a drink?
İçeri girmek istemez misiniz?
- Don't you want to come inside?
Birlikte başlamak için buraya gelmemeliydin.
- You shouldn't have come here to begin with.
İçeri gelin. Başlamak üzereyiz.
- Come on in. We're just about to get started.
Tom'un hâlâ gelmeyi planladığından emin olmak zorundaydım.
- I had to make sure Tom was still planning to come.
Tom'la birlikte olmak için geri geldin, değil mi?
- You've come back to be with Tom, haven't you?
Geri dönmek istemiyorsan, anlarım.
- If you don't want to come back, I'll understand.
Geri dönmek zorunda kalacağız.
- We'll have to come back.
Hadi ama, içkiler benden.
- Come on, drinks are on me.
Hadi gel içeri. Paranı al ve çıktıktan sonra kapının kapandığından emin ol.
- Come on in. Take your money and make sure the door is closed after you've left.