Nagasaki çevresinde onlara rehberlik edebilmem için kadınla birlikte gittim.
- I went with the women so that I could guide them around Nagasaki.
Kasaba çevresinde cinsel ilişkide bulunan çiftleri görmek sizi rahatsız etmiyor mu?
- Doesn't it irritate you to see couples making out around town?
Dünya senin etrafında dönmüyor.
- The world doesn't revolve around you.
Biz gölün etrafında yürüdük.
- We have walked all around the lake.
Armstrong, etrafta gezindi.
- Armstrong walked around.
O onun hakkında her zaman güzel şeyler söyler, özellikle o etrafta olduğunda.
- She always says nice things about him, especially when he's around.
Çevrede kuşlar uçuyorlar.
- The birds are flying around.
Senin için çevredekilere sormamı ister misin?
- Would you like me to ask around for you?
Sami, Leyla'nın ceset parçalarını şehir çevresine dağıttı.
- Sami scattered Layla's body parts around the city.
Tom belinin çevresine kazağını bağladı.
- Tom tied his sweater around his waist.
Kafasını erkeğin omuzuna koymuş olan kız şaşkın şaşkın etrafına bakındı.
- The girl, who had her head on the boy's shoulder, looked around in surprise.
O, evin etrafına bakındı.
- He looked around the house.
O, parkın civarında bir yerde yaşıyor.
- He lives somewhere around the park.
İnsan vücudunun ısısı 37°C civarında gezinir.
- The temperature of the human body hovers around 37°C.
Bu civarda bir postane var mıdır?
- Is there a post office around here?
Bu civarda çok az sayıda ev var.
- There are few houses around here.
Kedim odada oraya buraya koşuyor.
- My cat is running around the room.
After long breakfast I think I started around 8:00. - Uzun kahvaltı edip saat sanırım 8:00 gibi yola koyuldum.
Neden bu kıyafetler ortalıkta duruyor?
- Why are these clothes lying around?
Buralarda kimsenin yaşamadığı doğru mu?
- Is it true that nobody lives around here?
o evine içine doğru koştuğunda , kedi kasılarak ipliğin etrafında yürüyordu.
- The cat was strutting around the yard, when it suddenly ran into the house.
Sanırım o bu civarda.
- I think it's around here.
Hâlâ bu civarda mısın?
- Are you still around?
Yaklaşık 1830 yılında, aile anayurdu Almanya'dan Şikago'ya taşındı.
- The family moved from their native Germany to Chicago around the year 1830.
Buradaki net-kafeler öğrencilere yiyecek ve içecek sağlamaktadır; ücretler yaklaşık saati bir pounddan başlamaktadır.
- The net-cafes here cater to students; fees start at around a pound an hour.
O hızla arkaya döndü.
- She turned around quickly.
Eskiden Tom'la çok takılırdım, fakat o bu günlerde çok fazla buralarda değil.
- I used to hang out with Tom a lot, but these days he's not around much.
Buralarda hava erken kararıyor.Sonbahar zamanı geldiğinde güneş bir kaya gibi düşüyor gibi görünüyor.
- It's getting dark early around here. The sun seems to drop like a rock when autumn rolls around.
Döndü ve geriye baktı.
- He turned around and looked back.
Onun sesini duyduğunda geriye döndü.
- She turned around when she heard his voice.
Dünya yuvarlaktır, düz değil.
- The earth is round, not flat.
Kase mükemmel bir şekilde yuvarlaktı.
- The bowl was perfectly round.
Bütün çevreye baktım ama orada kimseyi göremedim.
- I looked all around, but I could see nobody there.
Orada dışarı çıkacağım ve etrafa bakınacağım.
- I'll go out there and look around.
Burada bütün yıl boyunca hava sıcak.
- It's warm here all the year round.
Orada hava bütün yıl boyu sıcak.
- It is warm there all the year round.
B: Oh, he's still around. He's feeling better now.
She went around the track fifty times.
She spun around a few times.
The jackals began to gather around .
I'll see you around .
{{|}}.
She turned round and scowled at me.
- She turned around and scowled at me.
... around these people at UCLA called the bjorks who ...
... going and some areas around growing the game here? ...